Azerbaycanlılara Uygulanan Soykırım, İşgal ve Terör

Azerbaycanlılara Uygulanan Soykırım, İşgal ve Terör

20.Yüzyılın başları Ermenilerin Kuzey Kafkasya'ya- Azerbaycan'a yapılan tehciri, Rusya- İran savaşı sonrası daha da güçlendi. Ermenilerin Azerbaycan bölgelerine yapılan bu tehcir politikası  I Petro tarafından başlayarak diğer Rus çarlarıyla devam ettirildi.

1813-1828'li yıllarda Rusya ile İran arasında yapılan savaşların (1804 - 1813, 1826 - 1828) sonunda imzalanan Gülistan (12 Ekim 1813) ve Türkmençay (10 Şubat 1828) antlaşmaları Azerbaycan için kötü sonuçlar doğurarak Azerbaycan'ın ikiye bölünmesine neden oldu. Azerbaycan'ın kuzeyi Rusya'nın, güneyi ise İran'ın yönetimine geçti.

Bu durum ikiyüzlü Rus politikasının sonucu olarak Ermenilerin bölgelerimize tehcirine zemin hazırlayarak milletimize, tarihimize ve ulusal kültürümüze acımasız darbeler vurdu.

Türkmençay Antlaşmasına göre İran'da yaşayan Ermeniler Rusya'ya (Azerbaycan'a) rahatlıkla geçebileceklerdi. Bu politika Ermenilerin çıkarı doğrultusunda ayarlanmıştı. Böylelikle, Türkiye'den, İran'dan Azerbaycan topraklarına Ermenilerin toplu göç akını başlatıldı. Genelde Nahcivan, İrevan ve Karabağ bölgelerinde yerleştirildi.

Ermenilerin Azerbaycan'a tehciri konusunda Rus gazeteci-şair V.L. Veliçko'nun notlarından bazıları şöyle: "Paskeviç döneminde Ermenileri davet etmek için Albay Lazerev İran'a gönderilmişti. O Ermeni papazlarına İran'dan göç etmelerini söyledi ve kilise mensuplarından oluşan dindar gruplar ve diğer sivil Ermeniler bu topraklara yerleştirildi. Andrianopol Antlaşmasına uygun, biz 100000'den fazla Türkiye Ermenisini bu topraklara yerleştirdik. Bir tek Erzurum'dan Başpiskopos Karapet başkanlığında 70000 civarında Ermeni bu topraklara göç etti". Radikal Ermeni yazarı Zori Balayan Ocak adlı kitabında bu konuyu itiraf ediyor: "1828 yılı ünlü Türkmençay Antlaşması olmasaydı, bugün köylere ve şehirlere dönüşen, yüzlerce Ermeni yurtları olmayacaktı... Son 10 yılda (60 - 70'li yıllar) vatanımıza iki yüz binden fazla Ermeni yerleşmiştir."

Ünlü Rus yazarı ve diplomatı A.S.Griboyedov bu konuda yazıyordu: "Ermeniler topluca Müslümanların yaşadığı topraklara tehcir ettiler. "Göç edenler, haklı olarak karşı çıkan Müslüman halkı sıkıştırıyordu."

Ermenilerin büyük topluluklarla bu topraklara yerleştirilmesi sonucu yerli halk olan Türkler kendi vatanlarından yavaş yavaş çıkarıldı ve Azerbaycan (İrevan ve Karabağ) hanlıklarının toprakları mürteci Ermeni "vatanına" dönüştü.

F.Valehoğlu Tiflis arşivlerinde yaptığı araştırmalara dayanarak yazıyor: "Gülistan Antlaşmasından sonra, yani Karabağ bölgesi Rusya'nın kontrolü altına geçtiği andan başlayarak Ermeniler Rusların yardımıyla oradaki yerli Türklerin sıkıştırılması yönünde durmadan çaba harcarlar". Böylesine bir politikayı gerçekleştirenlerden biri de; Kafkasya Valisi Yermolov'un yardımcısı, Karabağ, Şirvan ve Şeki bölgesinin idari yetkilisi Ermeni kökenli General Valerian Medetov'dur. "Valerian Medetov'un Toprakları ve Köyleri Benimsemesi" başlıklı arşiv evraklarında, Knyaz Medetov'un İran'a kaçmış Şirvanlı Mustafa Hanın mülküne el koyması hakta Astsubay Muhammet Emir Alioğlu'nun yazıları vardır, ayrıca Mehdikulu Han Karabağlı'nın onun İran'a kaçmasına neden olan kişinin de zaten Knyaz Medetov olmasını ortaya koyan şikâyet mektubu da bu bilgiler arasındadır.

1877-78 yılları Rusya-Osmanlı savaşı sonucu bağlanmış San-Stefano Antlaşması uydurma "Ermeni Sorunu"nu yeniden gündeme getirdi. Ermeniler 1878 yılı Berlin kongresinde Rusya ile Batı devletleri arasında olan antlaşmanın 61.maddesini ustalıkla kendi yararlarına kullandılar. "Büyük Ermenistan" hayali, bazı devletlerin elinde Türkiye karşıtı ideolojik silaha dönüştü.

1905-1907'li yıllar Rus Devrimi de Ermenilerin sinsi planlarına zemin hazırladı. Silahlı Ermeni çeteleri Bakü, Şuşa, Zengezur, İrevan, Ordubad, Nahcivan, Üç Kilise, Cavanşir, Kazah ve diğer bölgelerimizde katliamlar yaptılar. Yerli insanları kendi topraklarından ayrı düşmelerini sağladılar.

1905-1906'li yılları Ermeniler V.Mayevski'nin tabiriyle söylersek, "Ermeni Sorunu"nin ilk aşaması artık gerçekleşmiştir. Yaptıkları soykırım ve sinsi katliamlar sonucu Azerbaycan topraklarında Türk halkının azalmasını başardılar.

İçeriği yalan, sahtekârlık, fitne ve terör üzerine bina edilmiş sözde "Ermeni Sorunu" 18.yüzyıldan başlayarak gelişmiş ve sonuç olarak Kafkasya bölgesinde yeni devlet (piç) Ermenistan türemiştir. Rusların baskısıyla arşivlerin açılmaması ve özellikle Sovyet iktidarının baskıcı politikası sesimizi dünyaya duyurmamıza imkân vermemiştir.

Bu kanlı katliamları kanıtı olan, ünlü yazar M.S. Ordubadi'nin "Kanlı Yıllar" ve şair, müzisyen M.M.Nevvab'ın "1905-1906'lı yıllar Ermeni Müslüman Savaşı" adlı eserleridir.

Ermeniler Bolşeviklik örtüsü altında saklanmayı başardılar. 1917 yılı sinsi planlarını gerçekleştirmeye koyuldular. Ermenilerden müteşekkil "Bakü k-Kommunası" olarak S.Şaumyan'ın başkanlığıyla, 1918 yılı martından müteakiben tüm Bakü civarında yaşayan Türklerin çıkarılması gibi cinayet kurgusu gerçekleştirilmeye başlandı.

1918 yılı Bakü, Şamahı, Guba katliamları Azerbaycan halkının özgeçmişinde kanlı bir sayfadır. Bu olayları Mirze Bala Mehmetzade şöyle hatırlar: "31 Mart 1918 senesi. Bugün... Bakü'müzde kanlar akıtıldı, evler yağmalandı, ana-bacılarımız esir alındı. Bugün... Bakü halkı kendi yurdunda katliama, esarete ve mahkûmiyete uğradı. Bugün Bakü civarında akan petrol çeşmeleri yerine kan aktı. Bugün... Bakü sahiline vuran coşkun deniz kan denizine dönüştü. Bugün... Şaumyanlar, Suhartsevler... uyanmış Türk benliğini öldürmek için Taşnak çetelerinin eliyle, unutulmayacak kanlı günleri vücuda getirmişler". Türk oldukları için binlerce Azerbaycanlı öldürüldü, evleri kundaklandı. Milli mimari yapıtlar, okullar, hastaneler, mescitler ve diğer yerler Ermeni vahşetinden kurtulamadı.

Çar Rusya'sının teşviki ile başlatılan, sonra Sovyet - Bolşevik Rusya'sının yardımıyla devam ettirilen, Azerbaycan milletine karşı olan etnik yok etme ve soykırım politikası, 1918'de Ermeni devletinin kurulmasına neden oldu. M.B.Mehmetzade bu sinsi siyasetin Kuzeyden geldiğini daha o zamanlar yazmıştı: "Biz her zaman tanığız: vatanımız Kuzey tehlikesine uğradığı zaman Ermeni ayaklanması başkaldırır".

M.S.Ordubadi, "Kanlı Yıllar" eserinde Ermeni - Rus işbirliğinin nedenlerini inceleyerek vurgular: "İlk neden, Ermeni Daşnaksutyün örgütünün acımasız bir yönetim metodunun olmasıdır ki, Kafkasya'da bir sürü kanlı olay çıkardılar... 2. Neden, yerel sorumluların savaş zamanı gevşek davranması, onların Ermeni teröründen korkarak tek taraflı yaklaşım, diğer tarafa karşı vicdansız davranmalar... 3.Neden, Müslümanların cahilliği ve çağdaş dünyadan habersiz olmaları... 4.Nedense, Ermenilerin özerk devlet kurma hırsıdır. Bunu kanıtlamak için bir o kadar düşünmeye gerek yok, zira Ermenilerin her ay Londra'ya, Paris'e, Amerika'ya koşup, onlara raporlamaları bunun kanıtıdır.

Stalin'in başkanlığıyla SSRİ Bakanlar Kurulunun 23 Aralık, 1947 yılı ve 10 Mart, 1948 yılı "Ermenistan SSC'deki kolhozcuların ve diğer Azerbaycan insanlarının kendi yurtlarından çıkarılması ve onların Kür - Aras bölgelerine yerleştirilmesi hakta fermanı, Sovyet yönetiminin Azerbaycan halkına karşı yaptığı cinayetlerin en kötüsü idi. 1948-1953'lü yıllarda Sovyet Yönetimi Azerbaycanlıları ata yurtlarından tehcir etti, böylelikle Ermenistan SSC'de Ermenilerin tek milletli olmalarını sağladı.

1988'de Yukarı Karabağ'da başlayan, günümüze kadar süren Ermeni işgali sonucu bir milyondan fazla soydaşımız kendi yurtlarından çıkarıldı. 1990 yılı, 20 Ocak tarihinde Bakü'de, 26 - 27 Şubat1992 yılında Hocalı'da yapılan katliamlar, iki yüz yıl önce başlatılmış soykırımın devamıdır.

"Bu gün Azerbaycan'ın 360 km'lik sınırları çiğnendi, Fuzuli bölgesi Horadiz kasabasından Zengilan'a kadar 198 km Azerbaycan-İran sınırları Ermenilerin kontrolü altına girdi. Ermeni işgali sonucu Dağlık Karabağ'ın 57 yerleşkesinde yaşayan 50 milyon civarında Azerbaycanlı kendi vatanlarından kovuldu. Yukarı Karabağ ve civarındaki 7 bölge işgal edildi. Bu bölgelerden çıkarılmış Azerbaycan Türkü bir milyon civarındadır. Ermeniler tarafından 890 şehir, köy ve kasaba, yüz iki bin yaşayış evi, yeddi bin sosyal yapıt, 693 eğitim kurumu, 695 sağlık merkezi, 800 km uzunluğunda otomobil yolu, 160 köprü, 2300 km su kemeri, 156 bin hektar tarım sahası, 464 tarihi yapıt ve müze yıkılmış, yakılmıştır."

Azerbaycan Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Haydar Aliyev'in 26 Mart 1998 tarihli fermanıyla 31 Mart Azerbaycanlıların Soykırımı Günü ilan edildi.

  Nigar Sultanlı

 

 

 

 

DİĞER MAKALELER